İstanbul’da büyük deprem beklenirken Ali Ağaoğlunun dehşet verici sözleri gündeme oturdu. Zengin müteahhit Ali Ağaoğlu’nun, 2009 yılındaki açıklamaları, insan canını hiçe sayarak servetine nasıl servet kattığını gözler önüne seriyor.
Ali ağaoğlu, Referans Gazetesi’nden Ayten Güvenkaya ile yaptığı röportajda o dönem deniz kumundan, hurda demirden yapılan binaların malzemelerini temin ettiğini itiraf ediyor.
“Deprem olursa İstanbul’a ordu bile giremez, ölen şanslıdır”
Ali Ağaoğlu röportajında şunları söylemiş:
1970’li yıllarda İstanbul’un Anadolu yakasında yapılan yapıların büyük bir kısmına inşaat malzemesini ben sattım.Kumları Marmara Denizi’nden, demirleri hurdadan çektik. O zamanın şartlarında en iyi malzeme buydu. Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu. Deprem olursa İstanbul’a ordu bile giremez, ölen şanslıdır.İbrahim Tatlıses’in dediği gibi, Urfa’da Oxford vardı da okumadık mı? Yani o dönemde en iyi malzeme onlardı. Teknoloji yoktu, betonlar kürekle karıştırıldı. Sağdan sola en az beş kere karıştırılması gerekirdi. Beton işleri de Doğulu ekiplerin elindeydi. İşçilere laf da anlatamazdık. Bir kere çevirip bırakırlardı.Yani kısaca kum kötü, malzeme kötü, işçilik kötü. Tüm firmalar böyle çalışıyordu. Belki karamsar bir tablo çiziyorum ama ilkokuldan bu yana işin içindeyim.
“Binalar resmen iman kuvveti ile ayakta duruyor“
İşin mutfağında yetişen biri olarak söylüyorum ki; mevcut yapı stoğunun yüzde 70’i deprem açısından güvenli değil. Binalar resmen iman kuvveti ile ayakta duruyor. Binaların 17 Ağustos’ta nasıl karton gibi yıkıldığını unutmamak lazım.
Ali bey AGA plakalı arabalarıyla, yatlarıyla geze dursun. Takdir sizin…
Ve adam bunu 2009 da itiraf etmiş biz hala önlem almiyo devlet diyoruz. Kendi halimize acimamak elde degil