Anadolu Rock’ın sürmeli çocuğu Barış Akarsu. Güzel saçlı gözlerinin içi gülen bu genç adamın nasıl bir yüreği vardı? Neden unutmuyoruz Barışı? Ne iz bıraktı bu dünyaya? Anadolu Rock’ın sürmeli çocuğu Barış Akarsu.
Barış Akarsu Kimdir?
29 haziran1979’da, madencilerin şehri Zonguldak’ta bir bebek doğar. O dönemler ekonomik kriz, şiddet olayları ve sıkı yönetim boy gösterir. Türkiye sokaklarında sağ-sol çatışması gitgide artar. İnsanlar yok yere hayatını kaybeder.
Ülkede akan kardeş kanına tepki duyarak bu bebeğin adını Barış koyar babası. Çocukluğu 1 Mayıs’larda madenci yürüyüşlerinde geçer. Babasının işinden dolayı Amasra’ya yerleşirler. İlkokul ve liseyi burada okur.
Elinde bir blok flütle sokak sokak dolaşır Barış. Amasra kumsallarında gitarıyla şarkılar söyler dostlarına. Cem Karaca, Zülfü Livaneli, Ruhi Su, Rahmi Saltuk, Ahmet Kaya gibi isimlerle büyür. Özellikle Zülfü Livaneli’ye olan sevdasıyla saz çalmaya başlar.
Denize de tutkundur barış. Lisede Amasra yelken kulübünde profesyonel yelkencilik yapar. Para kazanmak için yazları Antalya’da turistik yerlerde animatörlük yapar.
Barış Akarsu Akademi Türkiye dönemi
Özgür ruhludur Barış. Kafasına eser, Ankara’ya gider. 2 gün otogarda 3 gün metroda uyur. Ankara’da garsonluk yaparak devam ettirir hayatını. Ama aklında hep müzik vardır. Karadeniz Ereğlisi’nde 4 yıl boyunca çeşitli yerlerde müziğini yapar.
Bir gün, bir yarışmanın reklamlarını görür; Akademi Türkiye. Arkadaşları Barışın katılması için ısrar eder. Alır eline gitarını düşer yollara. Diğerlerinden farklıdır Barış. Doğallığıyla, tarzıyla, gülüşüyle sevdirir kendini.
Aylar sonra yarışmadan birinci olarak çıkar. Artık sokakta yürüyemeyecek kadar meşhurdur.
Yarışmada tutulmayan sözler!
‘Yarışmadan star mı çıkar canım?’ diyenlere inat Barış bildiği yoldan ilerlemeye devam eder.
Ona bir söz verilmiştir; Yarışmada birinci olana albüm yapılacaktır. Ama verilen sözlerin hiçbiri tutulmaz. Kendi girişimleriyle çıkarır albümünü.
Yeter ki ıslak ıslak bakma öyle…
Cem karacanın ıslak ıslak şarkısına yaptığı Cover’ı ilk albümünün ismi olur. ‘Ben feleğin tekerine çomak sokarım’ diye gürler sesi. İdollerinden biridir Cem karaca. Türkiye’nin yeni Cem Karaca’sı, yeni Barış Manço’su gibi yorumlara karşı “Ben Barış Akarsu’yum. Onların izinden gidiyorum ama kendi müziğimi yapıyorum. Onların yerine geçmektense onlar gibi ölümsüz olmayı tercih ederim” der. O artık Cem Karaca’nın bayrağını taşımaktadır.
Barış Akarsu nasıl bir kişiliğe sahipti?
Halk çocuğudur Barış. Bir gün gazeteciler onunla röportaj yapmaya gelir. Röportaj sırasında Barış’ın gözlüğü tekneden denize düşer. Muhabir, “gözlük şimdi çok pahalıdır, gitti” der. Barış Akarsu “Yok abi pazardan almıştım. 10 lira” diye güler.
Egodan eser yoktur barışta. Samimidir, bizdendir. Şöhret olduktan sonra hiç değişmez. Arkadaşları “Oğlum değişsene biraz artist gibi davransana” dese de o hep aynı kalır.
Barış Akarsu ve sokaktan bulduğu kedisi Miço
Çevreye ve insana duyarlıdır Barış. Aslında her canlıya duyarlıdır. Çok sevdiği kedisi Miço’yu yağmurlu, soğuk bir günün akşamında, ayağı kırılmış bir halde bulur. Tedavi ettirip sahiplenir. “O benim kedim değil, oğlum” diye anlatır Miçosunu.
“Haykırıyorsam insanlar daha güzel yaşasın diye haykırıyorum!”
Rock müziğini de, uzun saçlarını da sevdirir insanlara. “Müzik bir şey anlatmalı, benim için müzik sadece aşktan ibaret değil. Toplumsal bir olgu. Ben yalnızca karşı cinse değil, başka şeylere de aşığım. Gözümüzle göremediğimiz güzellikleri de fark etmek ve ettirmek istiyorum. Rock’ın özüne bakarsak, rock isyandır. Haykırıyorsam ‘insanlar daha güzel yaşasın’ diye haykırıyorum” der.
Gerçek sanatçı etrafında olan acılara, zulümlere sessiz kalmayan, tepkisini korkmadan dile getiren kişidir. Barış müziğinde toplumsal mesajlar vermek ister. Lay lay lom şarkılar yapıp daha da popüler olacağı bir klip çekebilecekken, o insanları düşündürmek ister.
Amerika’ya gönderme: ‘KİMDİR O?’
O dönem Amerika- Irak savaşı yaşanmaktadır. “Kimdir o?” şarkısıyla Amerikan emperyalizmini eleştirir barış. Amerikan askerlerinin Irak savaşındaki görüntülerini de gösterir klibinde. Herkes susarken o korkmadan;
“Tanrısı ‘para’, kendi de ‘köle’ sözleri ‘zehir’ o’nu “dinleme” der. Sadık uşaklar eteğini öper. Korku üretir, süslere gizler. Alırsın, satarsın, yutarsın “ der.
Amerika’nın zamane başkanı için yazılmış olsa da hırsına, egosuna yenik düşen, nice canın kayıp gitmesine çanak tutan tüm kötü liderlere seslenmiştir Barış.
Tepede beyaz bir saray
Sarayda soytarı bir kral
Kara haber onun işi sıra kimde?”
Gün gelir Saraydaki soytarılar değişir ama Barış’ın onlara sitemi baki kalır. Bizlere bıraktığı bu eseriyle aslında gelmiş ve gelecek olan tüm soytarılara cesurca seslenir Barış.
Televizyon kanalları kalça sallayanların göbekten zeytin yiyenlerin yanında ‘Kimdir O’ klibini yayınlamak istemez tabii. Ama yoğun istek aldığı için yayınlamak zorunda kalırlar.
Barış’ın Amasra’sı…
Büyüdüğü toprakları hiç unutmaz barış. ‘Amasra’ ve ‘Mavi’ şarkısının klibini büyüdüğü topraklarda Amasra’da çeker. Güzel memleketini tanıtarak sevgisini gösterir. Toprak kokan şehir, deniz kokan şehir, sevda kokan şehir diye seslenir memleketine.
VURDUM EN DİBE KADAR!
“Bulutlarda tutunmak zordur ve yaşadığımız dünyanın şartları da bulut gibi. Yaşamak da zor, tutunmak da zor. O bulutlarda yürümek için çabalamak gerekiyor” diyerek “Düşmeden bulutlarda koşmam gerek” adlı ikinci albümünü çıkarır Barış.
İlk şarkısı ‘Vurdum En Dibe Kadar’ın klibinde, yoksulluğa, ülkemizin en büyük sorunlardan biri olan eğitime dikkat çekmek ister. Tüm kötü haberlerle kaplar duvarları. Kapıyı bacıyı bir güzel kapatır. Siyah bir boyayla kapatır üstlerini. Tüm kötülükleri o odada, karanlığa gömmek ister.
BU DÜZENİ KİM KURMUŞSA GÜN GELİR ELBET BİTER!
“Yeter be” adlı şarkısı kurulmuş düzene bir başkaldırıdır. Dünyanın adaletsizliğine karşı, “Bu düzeni bozuk dünya yalan” diye seslenir. “Bu düzeni kim kurmuşsa gün gelir elbet biter” der. Taksimde savaş karşıtı eylemlere katılır.
Lösemili Çocuklara Yardım Kampanyası
Barış Akarsu gerçek bir gönüllüdür. Hani bir söz vardır “bir elin verdiğini öteki el bilmemeli.” Barış da böyledir işte. Sessiz sedasız yapar yardımlarını. Lösemili çocukların yararına konserler verip, önce kendi alır biletini.
İzmir Tepecik Devlet Hastanesi’nde bulunan, 22 lösemili çocuğu himayesi altına alır. Onlarla oyunlar oynar, filmler izler, sevgisini paylaşır.
O dönemler Barış Akarsu’nun bu yardımlarından, hiçbir medya kuruluşunun haberi dahi yoktur. Magazinin de ilgisini çekmez zaten bu durum. Otizmli ve Down sendromlu çocuklarla buluşur. Onlarla arkadaş olur.
“Engel nedir ki? Kafandaki engelleri kaldırman lazım önce. Önemli olan odur. İlk önce beynin özgürlüğü, ilk önce beyninden kaldır engelleri. Önemli olan budur. Onları kaldırdığınız zaman zaten fiziksel engel de ortadan kalkıyor.”
bARIŞ AKARSU
Devletin engellileri için tutumunu eleştirir. Elimde olsa, ilk önce onlara çalışma imkanları oluştururdum der.
Kazandığı paralarla köy köy gezip okullardaki çocuklara bedava konserler verir.
ADININ HAKKINI VEREN ADAM!
Adının hakkını vermelidir barış. Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu tarafindan organize edilen “Barışa Rock” festivaline katılır
‘Uluslararası Sevgi, Barış, Dostluk, Kültür ve Sanat Festivali’ne katılır.
1 Eylül dünya barış gününde Bodrum kalesinde, Yunus Emre’nin ‘Gel gör beni aşk neyledi’ şarkısını haykırır.
Tıpkı babasının daha doğduğunda ona yüklediği misyondaki gibi insanları barışa, kardeşliğe davet eder. Barış artık barışın sembolüdür. Kısacık müzik serüvenine 9 ödül sığdırır.
Barış Akarsu’nun bilinmeyen bir hikayesi:
“Ekmek kuyunun dibindedir Yusuf”
Bodrumda bir mekanda sahne almaktadır Barış. Daha yeni yeni tanınıyordur. Orada çalışan bir çocuk vardır. Barış, Sahnesi bitince, Dostum gel yanımıza otur diye çağırır onu. Çocuk utana sıkıla abi işler var yapılacak der. Barış ısrar eder: “Sen gel sonra yaparız beraber” der. “Kimsin bakalım sen, adın ne” diye sorar Barış. Yusuf’tur adı. Üniversiteyi yeni kazanmıştır. Okuması için para biriktirmesi gerekir. “Ekmek kuyunun dibindedir Yusuf.” der Barış. İyi geceler bile demeden gider. Aradan 2 ay geçer bir daha hiç selamlaşmazlar bile.
Yusuf çalışırken babasını kaybeder. Memleketine, Mersin’e gider. Yusuf birini görür karanlıkta. Siyah deri montu ve gözlükleriyle yaklaşır Yusuf’un yanına. “Olur Yusuf olur, hayat bu. Kuyudan çıkmaya gayret et sen hep” der ve gider. Gitmeden Yusuf’un kardeşine bir zarf bırakmıştır. Zarfın içinde para ve mektup vardır. Bir de banka hesap cüzdanı. Mektupta “Bütün eğitim masrafların bana ait. Kimseye söz etmek yok Yusuf” yazar.
O günden sonra Yusuf’un abisi, babası, her şeyi olur Barış. Yusuf yıllarca kimseye anlatmaz bu hikayesini. Taa ki Barış abisini kaybedinceye kadar. Evlenir Yusuf. Bir oğlu olur. Adını da Barış koyar.
Aramızdan ayrılışı…
29 Haziran 2007.
Doğum günü için yeni bir konser planlar Barış. Bu konserin gelirleri yine tamamen çocuklara bağışlanacaktır. Sevenleri heyecanlıdır, erken saatlerde Kervansaray Otel’de Barış Akarsu’yu beklemeye başlarlar.
Yüreğine düşen bir Zeyno’su vardır Barış’ın. Araları limonidir. Zeynep doğum günü için sürpriz yaparak Barış’ın yanına Bodrum’a gelmiştir. Saat 9 buçuk gibi yemek yedikten sonra Zeynep, Barış ve arkadaşları Nalan Barış’ın doğum günü etkinliği için yola koyulurlar. Direksiyonda Zeynep vardır. Bodrum Torba kavşağında hem sürücü hatası hem de kavşaktaki bir sorundan kaynaklı olarak ağır bir trafik kazası geçirirler.
Kalbi durur barışın. Ama tekrar çalıştırılır kalbi. Beş gün yoğun bakımda kalır. Hayranları günlerce, gece gündüz demeden hastane bahçesinde umutla bekler. Geçen 5 günün ardından gencecik yaşında, 28 yaşında kaybettik barışımızı.
Bodrum Torba kavşağında daha önce de sayısız kaza yaşanmıştır. Muğla Valisi Temel Koçaklar, Barış’ın kazasından önce, 2006’da kavşağa sinyalizasyon yapılması için Karayolları Genel Müdürlüğü’ne iki yazı göndermiştir. Ancak Karayolları ‘kavşakta araçların hız kesmesi için yola kesik şeritler çizildiği, bu nedenle de trafik lambasına ihtiyaç olmadığını öne sürmüştür. Yitirilen onlarca canın ardından geç de olsa buradaki kusurun giderilmesi için çalışmalar başlatılır. Torba Kavşağı’nın ismi, Bodrum Belediyesince ‘Barış Kavşağı’ olarak değiştirilir.
Kendini sanatçı sanan nice insanlar unutulup gittiler. Ama barış. Biz unutmadık onu. Gerçek sanatçılarımızı hiç unutmadık. Dünyanın ‘barışa’ hasretliği her geçen gün artarken bu genç adamın bize ışıl ışıl bakan sürme gözlerini hiç unutmadık. Mezar taşına yazılan sözlerini de:
“Kalbinizden sevgiyi hiç eksik etmeyin, çünkü sevgi her şeyin anahtarıdır ve paylaştıkça çoğalır.”
Barış akarsu
0 Yorum