Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli asistan doktor Mustafa Yalçın’ın (35) Bursa Uludağ’da karlar içinde cansız bedeni bulunmuştu. Genç doktorun 5 sayfalık intihar mektubuna ulaşıldı.
Mustafa Yalçın’ın ağaca bağladığı serum ile kendi damar yolundan narkoz ilacı alıp kendisini uyutup eksi 10 derecede ölüm uykusuna yattığı belirlendi
Mustafa Yalçın’ın intiharının ardından Twitter’da #mobbingcinayettir hashtagi trend topic olmuştu. Asistanların gördüğü mobbing senelerdir bu camianın büyük bir sorunu. Genç bir doktor olan Mustafa Yalçın’ın intihar sebebi de mobbing oldu. İntihar mektubunda yazığı şu sözler her şeyi özetliyordu:
“Zorba insanlar güçlerini kullanarak korku krallığı kurup kendilerinden zayıfları tir tir titretiyorlar ve kalkıp da bir şey diyemiyorsun.”
“Birbirini incitenler, kalp kıranlar beni ümitsizliğe sürükledi”
“İronik olan şu ki, insanların birbirine tahammül edememesine tahammül edemez oldum. İncir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerle birbirine hakaret edenler, birbirini incitenler, kalp kıranlar beni ümitsizliğe sürükledi. Bu tip insanlarla muhatap olmak istemiyorum. Zorba insanlar güçlerini kullanarak korku krallığı kurup kendinden zayıfları tir tir titretiyorlar ve kalkıp da bir şey diyemiyorsun. Çünkü seni de üzüyor. Ezip geçiyor.”
Yapamadıklarının üzüntüsüyle gitti bu dünyadan
Mustafa Yalçın intiharına karşın hayatı yaşamayı seven biriydi. Bu satırlarıyla hayata olan sevgisini anlattı:
“Harika bir kar tanesi fotoğrafçısı olmak isterdim. Tüm kuşların fotoğraflarını çekip kataloglamak gibi bir fikrim vardı. Belki de daha yüzde 10’unu bile başaramadım. En çok utanç duyduğum şeylerden biri de bir enstrüman çalamıyor olmak. Piyano çalamadım. Gittiğim için biraz kendimi ezik hissediyorum. Tüm bunların ötesinde bilim tarihi gezimi gerçekleştiremedim. En çok yarım kalan işim bu diyebilirim. Keşke sevdiğim bilim insanlarının mezarlarını ziyaret edebilseydim. Dünyadaki önemli müzeleri gezmek isterdim. Bilimi anlatacağım bir Youtube kanalı da kurmak isterdim.”
“Öyle sebepsiz görünen gidişim için en çok senden özür diliyorum”
Mektubunda sevgilisi Özge’ye de ardından şu satırları bıraktı:
“Canım Özge’m… Öyle sebepsiz görünen gidişim için en çok senden özür diliyorum. Beni bağışlamanı istiyorum. Seni gerçekten çok seviyorum. Sana söz verdim kendimi öldürmeyeceğime ama sözümü tutamadım. Ölümümle ilgili kimseyi suçlama. Seninle geçirdiğim vakitler o kadar keyifliydi ki her saniyesini aklımda tutuyorum. Geride kalanlara, en çok sana ve aileme, iş arkadaşlarıma acı çektireceğimin farkındayım. Sizlerden özür diliyorum. Özgem.. Sen beni yıllarca hayata bağlayan neden oldun. Senin hastalığının başlamasıyla aynı gün denk gelmesi çok kötü oldu. Önce ertelemek istedim ama yapamadım. ”
“Çok değerli kitaplarım var. Onları bıraktığıma üzülüyorum. Daha kitap yazacaktım ama ömrüm yetmedi.“
Özge’m… Eşyalarımdan kurtul. Beni uzun süre hatırlama olur mu? Ben unutulmak isterim. Beni sana hatırlatacak fotoğraf veya eşya bırakma. Eve gelirken kedinin suyunu ve mamasını verdim. Balıkları yemledim, çiçekleri suladım. Fotoğraflarımıza baktım. Gece çok az uyudum. Zaten yarın vakalara girmeyeceğim, sonsuz uykuya dalacağım. Bağışla beni sevgilim! Çok güzel kütüphanem var. Çok değerli kitaplarım var. Onları bıraktığıma üzülüyorum. Daha kitap yazacaktım ama ömrüm yetmedi. Bütün kişisel eşyalarım Özge’nindir. O ne dilerse o şekilde yapılsın. İster aileme ve arkadaşlarıma hatıra olarak verir, isterse hepsini yakar” dedi.
Proje hocamı hayal kırıklığına uğrattığım için kendimden utanıyorum aslında
“Beş yıl önce Bursa’ya geldiğimde Uludağ’da gece tek başıma kamp yaptığım bir yer vardı. Orayı çok sevmiştim ve haritama işaretlemiştim. Tekrar buraya geleceğim demiştim. Gidemedim ama bugüne kısmetmiş. Tezimi bitirmeyi ve yayın yapmayı çok isterdim. Projeyi çok sevdim ve çok emek verdim. Bitirebilseydim harika olacaktı. Almanya’dan sipariş ettiğim kimyasallar gelecek. Bir ara projedeki sıradaki aşamayı yapıp öleyim diye düşündüm ama bekleyemedim. Proje hocamı hayal kırıklığına uğrattığım için kendimden utanıyorum aslında.
Güzel bir veda yazısı yazabileceğimi düşünmüştüm ama ölüm anı yaklaşınca hiçbir şey yazmak gelmiyor içimden. Tek söz etmeden de gidebilirdim ama ölümümün arkasından cinayet gibi şeyler düşünülmesin veya kimseden kuşkulanılmasın diye açıklama yazmaya karar verdim. Bu yüzden iştahsız iştahsız yazdım.”
0 Yorum