Türkiye’nin ilk özel arboretumunu kuran, TEMA vakfının kurucusu, kendini insanlığın, doğanın yararına çalışmaya adamış bir doğa bilgesi: Toprak Dede Hayrettin Karaca.
TEMA Vakfı Nasıl Kuruldu?
İki yakın arkadaş, Hayrettin bey ve Nihat Bey (nam-ı diğer Toprak dede ve Yaprak dede) Anadolu’da erozyon yüzünden kaybettiğimiz topraklarımıza bir çözüm getirmek ister. Doğaya yardım için iki arkadaş sıvar kollarını.
Artvin doğumludur Nihat Gökyiğit. Doğaya olan büyük aşkı da bu topraklardan gelmektedir. Bir gün Vehbi Koç ile karşılaşır. Vehbi Bey de bir doğa aşığıdır. Nihat Bey ve Hayretttin Bey ağaçlandırma projelerinin üzerinde güzelce çalışıp tekrar çıkarlar karşısına Vehbi Koç’un. Bu işin bir vakıf çatısı altında kurulması gerektiğini anlatırlar. Vehbi bey de hemen vakfın kurulmasını ister. Gerekli paranın yüzde 10’unu Vehbi Koç koyar.
Nihat bey bu defa Nejat Eczacıbaşının yanına gider. İlk sözü “Nejat Bey türkiye çöl oluyor” olur. Hayrettin Karaca ve Nihat Gökyiğit’in uğraşlarıyla 30 büyük işadamı vakfın kuruluşuna yardım eder.
TEMA Vakfı’nın adının anlamı ne?
Kuruluşun adı ‘Türkiye Erezyonla Mücadele Ağaçlandırma Vakfı’ olur. Hayrettin bey “bu vakfa “Doğal varlıkları koruma” ismi de dahil olmazsa ben bu işe razı olamam” der. Ve vakfın adı Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı olur. Kısa ismi ise TEMA’dır.
Başbakan Süleyman Demirel’e gidip onu da ikna ederler. Süleyman Demirel “Siz vakfı açın. Vakfın açılışına da bizzat ben geleceğim” der.
1992 yılının 11 Eylül günü Toprak Dede Hayrettin Karaca ve Yaprak Dede A. Nihat Gökyiğit birlikte TEMA vakfını kurar. Anadolu’da yaşanmakta olan erozyon ve çölleşme tehlikesine karşı Türkiye’yi ilk onlar yüksek sesle uyarır. Onlar seslerini duyurarak bu mücadelelerinin devlet politikası haline gelmesini isterler.
Sloganlarıyla oldukça etkilidir: “Türkiye Çöl Olmasın” Bizleri, kimsenin o güne kadar önemsemediği ya da bilmediği ülkemizin çöl olma tehlikesi ile yüzleştirirler.
Toprak ve Yaprak dede sayesinde 25 seneden fazla süre boyunca TEMA Vakfı’nda doğa için birçok çalışma yapılır.
Hayrettin Karaca’nın hayat hikayesi
Babası Hocazade Halil Efendi, annesi Zehra Hanım olup her ikisi de Kırım muhaciri idi.
Liseyi bitirdikten sonra ailesinin triko-örme işinin başına geçip onu ülkenin en başarılı sanayi kuruluşlarından biri haline getirir. Karaca firması Türkiye’de ihracatın liderliğini yapmış, üstelik bunu diğer kuruluşlardan neredeyse 20 yıl önce gerçekleştirmiştir. Ama Hayrettin sanayici olmak istememektedir. O bir doğa aşığıdır. Üstelik edebiyata da merakı yüksektir. Ama el mahkum babasının sözünden çıkamaz.
Türkiye’nin ilk özel arboretumunu
Yıllarca sanayi sektöründe çalıştıktan sonra 50’li yaşlara geldiğinde içindeki doğanın sesine kulak verir. Yurtiçi ve yurtdışında gezdiği her yerden tohumlar toplar. Türkiye’nin ilk özel arboretumunu kurar. Günümüzde Yalova’daki Karaca Arboretumu, dünyanın her yerindeki botanikçiler tarafından bilinmektedir. 14.000 türü barındıran arboretum aynı zamanda ülkenin tehlikedeki türleri için bir gen koruma merkezidir.
Hannover Üniversitesi’nden ekoloji profesörü Franz H. Meyer, Hayrettin Karaca’nın nasıl bir insan olduğunu şu sözleriyle çok güzel anlatır aslında:
“Şimdiye kadar hiç böylesine kişisel çıkar gütmeden, kendini insanlığın yararına çalışmaya adamış birine rastlamadım.”
0 Yorum